Telefonlarım susmuyor sabah beri. Herkesin dilinde aynı soru, aynı endişe: “Ne olacak bu sigorta işinin sonu?”, “Trafik Sigortasında 2026 fiyatları nasıl olacak?” Haksız da değiller hani. Ortada dolaşan rakamlar dudak uçuklatan cinsten. Kimi müşteri “300 bin lirayı bulacakmış primler, yandık bittik” diye dert yanıyor, kimi de “Devlet el atsın artık şu işe, çeviremez olduk kontağı” diyerek isyan bayrağını çekiyor. İşin aslına bakarsanız, 33 milyonu aşkın araç sahibini ilgilendiren bu meselede bilgi kirliliği had safhada.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), geçtiğimiz günlerde bombayı patlattı ve Trafik Sigortasında 2026 Ocak tarifesini duyurdu. Detaylara inmeden, şu fiyatlandırma mekanizmasını bir netleştirelim önce. Çünkü sahada görüyorum ki, vatandaşın kafası bu konuda epey karışık.
Devletin Eli Üzerimizde: Fiyatlar Nasıl Çıkıyor?
Şunu bir kere kafamıza yazalım: Trafik sigortasında primi de, teminatı da biz kafamıza göre yazıp çizemiyoruz. Patron devlet. İllere göre, aracın türüne göre (taksi mi, dolmuş mu, hususi mi) ve en önemlisi sürücünün karnesine göre tavan fiyatı her ay SEDDK belirler. Bizim gibi hiçbir acenta bu belirlenen tavanın bir kuruş üstüne çıkamaz. Ha, altına inmek isterse inebilir, o ayrı mevzu. Ama piyasa şartlarında o da pek mümkün görünmüyor.
Sistemin kalbi, hasar geçmişinde atıyor. 0’dan 8’e kadar uzanan bir basamak sistemi var ki, tam bir ödül-ceza mekanizması. İlk defa araba alıp sigorta yaptıran, sisteme 4. basamaktan “merhaba” diyor. Kaza yapmadığın her sene, bir basamak yukarı tırmanıp primden indirim kapıyorsun. 8. basamak, işin zirvesi. Ama Allah korusun, kazaya karıştın mı işler değişiyor. Her kazada bir basamak aşağı yuvarlanırsın. 0. basamağa kadar yolu var bunun ki, orası tam bir dipsiz kuyu; primler can yakar.
Gizli Zam Değil, Endeks Ayarı
Müşterilerimden sıkça duyduğum bir sitem var: “Her ay zam mı gelir arkadaş?” Olay tam olarak zam değil aslında. Mayıs 2024’ten beri “hasar maliyet endeksi” diye bir sisteme geçildi. Asgari ücret artıyor, yedek parça fiyatları dövizle yarışıyor, araç değerleri yerinde durmuyor… Devlet de diyor ki sigorta şirketlerine; bu maliyet artışlarına göre primleri her ay belirli bir oranda güncelleyebilirsin. Aralık ayı için bu oran yüzde 1 olarak belirlendi mesela. Yani o “her ay zam” dediğiniz şey, piyasanın ateşine göre yapılan bir güncelleme.
Rakamlar Konuşsun: Kim Ne Ödeyecek?
Gelelim fasulyenin faydalarına, yani cepten çıkacak paraya. Şu an tablonun en tepesinde, İstanbul’daki 0. basamakta yer alan otobüsler var. Primi tam 298.244 lira. Dile kolay! Ama bu primi ödeyen adam, senede 5-6 büyük kazaya karışmış, can yakmış, mal dökmüş demektir. Bir nevi trafik canavarı tarifesi bu.
Otomobilde durum ne? İstanbul’da akibet pek iç açıcı değil, en yüksek prim yine burada. Şirket adına kayıtlı, sürekli kazaya karışan ve 0. basamağa düşmüş bir araç için prim 54.217 lirayı buluyor. Ama “Ben kurallara uyarım, kaza yapmam” diyen 8. basamak sürücüsü için rakam 7.530 lira seviyesinde. Aradaki uçurum, dikkatli sürmenin ödülü aslında.
Anadolu’da hava biraz daha ılıman. En düşük prim 6.749 lira ile Bartın, Şırnak, Karaman, Niğde gibi illerdeki hasarsız sürücüler için geçerli. Hatta bu illerde elektrikli aracı olan uslu şoförler 6.202 liraya kadar düşebiliyor. Türkiye geneline vurduğumuzda, Aralık ayındaki ortalama trafik sigortası 8.584 liraya oturmuş durumda. Geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 12’lik bir artış var. Enflasyon ortamında, malesef makul sayılabilecek bir artış bu.
2026’da Bizi Neler Bekliyor?
Peki, takvimler 2026’yı gösterdiğinde cüzdanlar ne kadar yanacak? SEDDK hesabı kitabı yaptı ve oranı belirledi: Yüzde 0.66. Yani 2026 Ocak ayında primler bu oranda artacak.
Kaba taslak bir hesap yaparsak; İstanbul’un o çok kaza yapan sürücüsü 54.547 lira ödeyecek. Hasarsız, temiz sürücü ise 7.579 lirayla kurtaracak paçayı. O bahsettiğimiz rekoru kıran, sürekli kaza yapan otobüsçü esnafı için ise rakam 300 bin 212 liraya dayanacak. Anadolu’daki en düşük primli illerde ise rakam 6.793 lira bandına çıkacak.
Son söz olarak şunu söyleyeyim; direksiyona her geçtiğinizde sadece yolu değil, cebinizi de düşünün. Gaz pedalına ne kadar hafif basarsanız, priminiz o kadar hafif olur. İşin raconu budur.






