Kıyı Tesisleri İşletmecileri İçin Kusursuz Güvence: Deniz Kirliliği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
Türkiye, dünya ticaret yollarının kesişim noktasında yer alan ve üç yanı denizlerle çevrili stratejik bir coğrafyaya sahiptir. Limanlar, tersaneler, rafineriler ve diğer kıyı tesisleri, bu ekonomik faaliyetin can damarını oluştururken, beraberinde büyük bir çevresel risk de taşır. Akaryakıt sızıntıları, kimyasal deşarjlar veya atık yönetimi hataları gibi olaylar, deniz ekosistemine onarılamaz zararlar verebilir. Bu tür bir kirlilik olayının maliyeti, bir işletmenin finansal istikrarını ciddi ölçüde tehdit edebilecek boyuttadır.
İşte tam bu nedenle, Türk mevzuatı; kıyı tesislerinden kaynaklanacak muhtemel deniz kirliliğinin mali yükünü güvence altına almak amacıyla Kıyı Tesisleri Deniz Kirliliği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nı şart koşmuştur. Bu sigorta poliçesi, işletmeniz için yalnızca yasal bir gereklilik değil, aynı zamanda olası bir felaket senaryosuna karşı kalkan görevi gören hayati bir finansal araçtır.
Kusursuz Sorumluluk Prensibi ve Sigortanın Hukuki Zemini
Deniz kirliliği söz konusu olduğunda, hukuk sistemi genellikle kusursuz sorumluluk (strict liability) ilkesini esas alır. Bu, kirliliğin oluşmasında tesisin doğrudan bir kusuru olmasa bile, kirliliğin kaynaktan (tesisinizden) çıktığı ispatlandığı anda, tüm mali ve hukuki sorumluluğun işletmeciye ait olduğu anlamına gelir.
Bu sigorta, 5312 sayılı “Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun” başta olmak üzere ilgili mevzuat kapsamında zorunlu tutulmuştur. Yasalara tam uyumun sağlanması, tesisin idari para cezalarıyla karşılaşmasını veya faaliyetlerinin durdurulmasını önlemek adına kritik bir başlangıç noktasıdır.
Poliçenin Sağladığı Finansal Güvenceler Nelerdir?
Bu zorunlu mali sorumluluk sigortası, bir kirlilik olayının ardından tesis işletmecisinin karşılaşacağı en büyük ve en yıkıcı iki maliyet kalemini teminat altına alır:
1. Temizleme ve Kontrol Operasyonları Giderleri:
Kirlilik olayının hemen ardından devreye giren bu teminat, kirliliğin denizde veya kıyıda ilerlemesini durdurmak, yayılma alanını sınırlandırmak ve kirlenmiş bölgeyi ilk durumuna getirmek için yapılan tüm masrafları kapsar. Bu harcamalar şunları içerir:
- Kirliliğe müdahale eden uzman ekiplerin ve gemilerin maliyetleri.
- Kirliliği emmek, toplamak ve bertaraf etmek için kullanılan ekipman ve kimyasalların giderleri.
- Kirlenmiş toprak, kum veya suyun usulüne uygun olarak imha edilmesi masrafları.
2. Üçüncü Şahısların Maddi Tazminat Talepleri:
Kirlilikten doğrudan veya dolaylı olarak etkilenen diğer kişi ve kurumların (üçüncü şahıslar) uğradığı ekonomik zararların tazmini de sigorta kapsamındadır. Bu, özellikle balıkçılık ve turizm sektörleri için hayati önem taşır. Örnek olarak:
- Balıkçıların avlanma faaliyetlerinden doğan gelir kayıpları.
- Kirlilik nedeniyle plaj işletmelerinin veya otellerin yaşadığı ticari zararlar.
- Kirliliğe maruz kalan malların veya ekipmanların hasar bedelleri.
Zorunlu Limitlerin Belirlenmesi
Bu sigortanın bir diğer önemli yönü, teminat limitlerinin tesisten kaynaklanan riskin büyüklüğüne ve tesisin faaliyet hacmine göre yönetmelikle belirlenmiş zorunlu alt limitlere tabi olmasıdır. Bu limitler, tesisin tipi, elleçlediği veya depoladığı zararlı madde miktarı gibi faktörlere bağlı olarak değişir.
Tesisinizin güncel mevzuata tam uyumunu sağlamak ve maruz kalınan gerçek risk seviyesine en uygun, gerektiğinde zorunlu limitlerin üzerinde ek teminatlar içeren poliçeyi oluşturmanız gerekmektedir. Yanlış belirlenmiş bir limit, zorunluluğu yerine getirse bile, gerçek bir felaket anında işletmenizi finansal açıdan korumakta yetersiz kalabilir.
Denizlerimizin temizliği ve işletmenizin sürdürülebilirliği, rastlantıya bırakılamayacak kadar önemlidir. Kapsamlı bir sigorta poliçesi ile yasal güvencenizi bugün oluşturun.






