Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında açıklanan ve üzerinde en çok durulan konulardan biri, Türkiye ekonomisinin üç yıllık hedef ve politikalarını belirleyen 2026-2028 dönemini içeren belgede yer alan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) olmuştur. OVP’ye göre, bu yeni sistemin 2026 yılının ikinci çeyreğinde yürürlüğe girmesi planlanmaktadır.
Bu programın “Tasarrufların Artırılması” başlıklı bölümünde detaylandırılan TES, mevcut Otomatik Katılım Sistemi’nin (OKS) işveren katkılarını da içerecek şekilde “ikinci basamak emeklilik sistemi”ne dönüştürülmesini öngörmektedir. OVP’nin duyurulmasının ardından, sistemin çalışan maaşlarından yapılacak kesintiler, kıdem tazminatına etkisi ve işten ayrılma durumunda uygulanacak prosedürler gibi konular hakkında çeşitli görüşler gündeme gelmiştir.
Emeklilik Sistemlerinin Yapısı ve TES’in Konumu
Dünya genelinde, özellikle gelişmiş ekonomilerde emeklilik sistemleri üç ana basamaktan oluşmaktadır:
- Birinci Basamak: Çalışanların devletin sosyal güvenlik kuruluşlarına (Türkiye’deki SGK benzeri) prim ödediği ve gerekli koşulları sağladıklarında devlet garantisiyle emekli oldukları kamuya ait emeklilik sistemidir.
- İkinci Basamak: Çalışanların aylık kazançlarından yapılan kesintilerle beraber, işverenlerin de belirli oranlarda katkı sağladığı özel emeklilik sistemidir. Bu sistem, aynı zamanda “tamamlayıcı emeklilik” olarak da adlandırılmaktadır.
- Üçüncü Basamak: Bireylerin tamamen kendi iradeleri ve tercihlerine bağlı olarak birikim yaptığı, geleceğe yönelik tasarruflarını artırmayı hedefleyen sistemdir. Türkiye’de 22 yıldır yürürlükte olan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), bu basamağa karşılık gelmektedir.
Türkiye’de şu anda birinci basamak olan sosyal güvenlik sistemi ve üçüncü basamak olan BES mevcuttur. Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerde büyük önem taşıyan ikinci basamak, yani işveren katkılı emeklilik sistemi ise eksik kalmıştır.
Otomatik Katılım Sistemi’nin Dönüşümü ve TES’in Temel İlkeleri
OVP ile birlikte Türkiye’de de ikinci basamak emeklilik sistemine geçiş kararı alınmıştır. Bu dönüşüm, 2017’den beri uygulanan ve çalışanların zorunlu olarak BES’e dahil edildiği OKS üzerine kurulacaktır.
OKS, Bağ-Kur’lular haricinde, işçi ve memurların işverenleri tarafından zorunlu olarak sisteme dahil edildiği, çalışanların maaşlarından %3 kesinti yapıldığı ve devletin bu kesintilere %30 oranında katkı sağladığı bir modeldir. Ancak OKS’de işveren katkısı bulunmamakta ve çalışanlar istedikleri zaman sistemden çıkabilmektedirler.
Uzun süredir sigorta ve emeklilik şirketleri ile ilgili kurumlar tarafından üzerinde çalışılan ve taslağı Hazine ve Maliye Bakanlığı’na sunulan TES modeli, dünyadaki 20’den fazla uygulamanın incelenmesiyle oluşturulmuştur. Daha önceki OVP’de 2025’in son çeyreği olarak planlanan uygulama tarihi, yeni programla 2026’nın ikinci çeyreğine ertelenmiştir.
TES’in temel esasları şu şekilde özetlenebilir:
- Mevcut sosyal güvenlik sisteminde herhangi bir değişiklik yapılmayacak ve bu sistemin işleyişi devam edecektir.
- TES, sosyal güvenlik sistemine alternatif bir model değil, onu tamamlayıcı nitelikte olacaktır.
- Sistem, tüm çalışanlar için zorunlu olacak ve mücbir sebepler dışında sistemden ayrılmaya izin verilmeyecektir. Bu sayede emeklilikte gelir kaybı telafi edilerek ek bir gelir kaynağı oluşturulması hedeflenmektedir.
- Zorunlu işveren katkısı getirilecektir. Başlangıçta %0.5 veya %1 gibi daha düşük oranlarla başlanabilecek bu katkı, ilerleyen yıllarda kademeli olarak %3’e kadar yükseltilebilecektir.
- Böylece, çalışan maaşından %3, işverenden başlangıçta %0.5-%1 oranında kesinti yapılacak ve devlete ait %30’luk katkı da devam edecektir.
Kıdem Tazminatı ve Ortak Mutabakat
Önemle belirtmek gerekir ki, TES’in kurgulanan modelinde kıdem tazminatı ile ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır. Mevcut sosyal güvenlik sistemi devam edeceği için bu konu gündemde değildir.
Tamamlayıcı emeklilik sisteminin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi, işçi, işveren, sendika, sigorta sektörü ve kamu gibi tüm paydaşların ortak bir mutabakata varmasına bağlıdır. Yasal altyapı, bu mutabakat sağlandıktan sonra hazırlanacak ve kanun çıkarıldıktan sonra en az bir buçuk ila iki yıllık bir geçiş süreci öngörülecektir.


