Son dönemde, başta değerli okuyucularımız olmak üzere, sektör paydaşları ve BES katılımcıları tarafından bu makalenin başlığını oluşturan soru yoğun bir şekilde gündeme getirilmiştir: Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki (BES) devlet katkısı oranı revize edilerek aşağı çekiliyor mu? Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde yer alan ve Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen kanun teklifindeki ilgili düzenleme, emeklilik şirketleri nezdinde ve bireysel yatırımcılar camiasında belli bir tedirginlik yaratmıştır.
Söz konusu yasal taslak, mevcut durumda %30 olarak uygulanan devlet katkısı oranını, gerektiği takdirde %50’ye kadar artırma ya da sıfıra kadar indirme yetkisini Sayın Cumhurbaşkanı’na tevdi etmektedir. Bu yetki devri, doğal olarak hem sistemdeki mevcut katılımcılar hem de emeklilik sektörü profesyonelleri arasında “Acaba devlet teşviği azaltılacak mı?” endişesinin doğmasına yol açmıştır. Konuya dair gerçekleştirdiğimiz detaylı incelemeler ve sektör yetkilileriyle yaptığımız istişareler neticesinde edindiğimiz izlenimleri paylaşmadan evvel, sisteme ilişkin temel bir tespiti ortaya koymak faydalı olacaktır.
Devlet Katkısının Sistemdeki Belirleyici Rolü
2022 yılı itibarıyla %25’ten %30 seviyesine yükseltilen devlet katkısı, kuşkusuz BES’in ulaştığı kayda değer büyüklüğün ana katalizörüdür. Bugün itibarıyla BES’te biriken toplam fon büyüklüğü, yani katılımcıların tasarruflarının tamamı, 2 trilyon TL seviyesine ulaşmış durumdadır. Bu hacmin yaklaşık 200 milyar TL’lik kısmı, devletin %30’luk katkı payı taahhüdünden kaynaklanmaktadır. Bu devasa kaynak, sermaye piyasaları vasıtasıyla ekonomiye uzun vadeli finansman olarak aktarılmakta ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi desteklemektedir. Yaklaşık 18 milyon birey, bu sistem sayesinde tasarruf etme alışkanlığı kazanmış olup, toplam sözleşme sayısı 22 milyona yaklaşmıştır. Kabaca nüfusun beşte birinden fazlasını kapsayan bu oran, BES’in tek ve en kapsamlı tasarruf aracı konumunu pekiştirmektedir. Sistemin bu denli cazip bir konuma erişmesindeki temel tetikleyici faktör, yıllık enflasyonun üzerinde getiri sağlayan fon yönetiminin yanı sıra, kuşkusuz %30’luk devlet teşviğidir. Bu teşvik, hem mevcut katılımcılar için önemli bir avantaj sunmakta hem de sisteme yeni dahil olacak bireyler için güçlü bir motivasyon unsuru oluşturmaktadır.
Ekonomik Programlardaki Öncelik ve Resmi Beyanatlar
Eylül ayında ilan edilen 2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’da (OVP), BES’e geniş bir yer ayrıldığı ve stratejik öncelik verildiği görülmektedir. Bu program, tamamlayıcı emeklilik sistemine geçişten emeklilik yatırım fonlarının yeniden yapılandırılmasına, sistemin çekiciliğini artıracak yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesinden 25 yaş altındaki üniversite öğrencilerine yönelik teşvik mekanizmalarının uygulanmasına kadar birçok hedefi kapsamaktadır.
Nitekim, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, 2026 Yılı Bütçe Sunuş Konuşmasında yurt içi tasarrufların artırılmasının hedeflenen güçlü ve istikrarlı büyüme için kritik öneme sahip olduğunu vurgulamıştır. Sayın Yılmaz, 10 Ekim 2025 tarihi itibarıyla BES’teki katılımcı sayısının yaklaşık 10 milyon kişiye, fon büyüklüğünün ise 1 trilyon 775 milyar TL’ye ulaştığını; Otomatik Katılım Sistemi (OKS) kapsamındaki çalışan sayısının ise yaklaşık 7.8 milyon kişi, fon büyüklüğünün 117.8 milyar TL olduğunu resmî verilerle teyit etmiştir.
Yetki Düzenlemesinin Gerekçesi ve Mali Analiz
Mevcut sistemin başarısını tescil eden bu veriler ışığında, Meclis’te müzakere edilen kanun teklifindeki yetki düzenlemesi, bazı kesimlerde bütçe dengeleri ile ilgili bir endişe kaynağı olarak algılanmıştır. Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinden devlet katkısı olarak yapılan ödemeler incelendiğinde, 2023 yılında 23.2 milyar TL ve 2024 yılında 44.9 milyar TL tutarında kaynak aktarımı gerçekleştiği görülmektedir. Bu rakamlar, 2 trilyon TL’ye yaklaşan BES fon büyüklüğünün yanında oldukça sınırlı kalmakta ve bütçeye yönelik önemli bir yük teşkil etmediği anlaşılmaktadır.
Kanun teklifinin gerekçe bölümünde bu konuya açıklık getirilmiştir. Gerekçede, devlet katkısı oranının mali hedefler doğrultusunda belirlenmesine yönelik esneklik sağlanmasının amacı şu şekilde belirtilmiştir: “Bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sisteminde tasarrufların artırılması, sistemin etkinliğinin yükseltilmesi, hedeflenen fon büyüklüklerine ulaşılması, kamu mali dengesinin gözetilmesi ve büyüyen fonların finansman ile yatırımlara dönüşümünde dengeli büyüme sağlanmasını teminen devlet katkısı oranının belirlenmesinde mali hedefler doğrultusunda hareket etme imkânı oluşturulması hedeflenmektedir.”
Nihai Değerlendirme
Yukarıda sunulan tüm veriler ve resmi açıklamalar bir bütün olarak ele alındığında, düzenlemenin temel amacının sistemin cazibesini azaltmak değil, tam aksine değişen makroekonomik koşullara ve mali dengelere uyum sağlayarak uzun vadeli sürdürülebilirliği temin etmek olduğu anlaşılmaktadır. Devlet katkısının düşürülmesine yönelik bir ihtimal, mevcut ekonomik büyüme stratejisi ve tasarruf artırma hedefleri ışığında oldukça düşük bir olasılık olarak değerlendirilmektedir.






